oğu Karadeniz’e gidecekseniz, Ordu’dan başlamalısınız. Türkiye’nin orta derecede gelişmiş illerinden biri sayılıyor. Endüstriyeleşmemiş olması ise kentin otantik yapısı adına bir şans sayılabilir. 6142 km2 yüzölçümlü Ordu, doğuda Giresun, güneyde Sivas ve Tokat, batıda Samsun ile çevrili. Ordu diğer Doğu Karadeniz şehirlerine nazaran daha girintili çıkıntılı bir kıyı şeridine sahip. Ordu ilinin Karadeniz’deki kıyısı yaklaşık 100 km. Samsun’dan itibaren başlayan kıyı yolu yeterince iyi. Ordu’nun kıyılarında ilerlerken, bilhassa Perşembe Yarımadası’nda, gözlerinizi, denize diklemesine inen yoğun yeşille kucaklaşan denizden alamıyorsunuz. Her dönemeçte karşınıza yeni bir şirin koy manzarası çıkacağına emin olabilirsiniz. Birine doyamadan diğerine geçmiş bulunacaksınız.

atsa’dan sonra Yason Burnu’na geliyorsunuz. Burada, Yason Burnu’na özelliğini veren Yason Kilisesi (Jason Church) hemen kıyıya yakın yeralıyor, burnun hemen ucunda ise deniz feneri.

Antik dönemde Argonot Efsanesi’nin yaşandığı yer olarak kabul edilen Perşembe İlçesi Çaytepe mevkiinde bulunan Yason Burnu’nun turizme kazandırılması amacıyla bir proje hazırlanmış (Nisan 2005). Tasarımcı Emin Öztürk, mimarlar Evren Öztürk ve Ceren Kerpiç tarafından hazırlanan ve Ordu Valisi Kemal Yazıcıoğlu’nun da onayından geçen projeye göre, Yason Burnu, Ordu’nun en güzel turistik cazibe merkezlerinden biri olmaya aday. Projeye göre, Yason Kilisesi’nin restore edilmesinin ardından etrafı yeşillendirilecek. Kilisenin önünde etraftan çıkan tarihi eserlerin sergilenmesi amacıyla cam fanus içinde bir müze yapılması öngörülüyor. Kilisenin çevresindeki yeşil doku ıslah edilerek, mevsimlik çiçeklerin bulunduğu bahçe ve yaz-kış solmayan ağaçlar dikilmesi düşünülen projede, kilisenin bahçesi sergi, konser, resital, tiyatro, festival için gerekli organizasyonların yapılmasına uygun düzenlenecek. Ancak bu konuda Perşembeli yöre halkının muhalif duyguları da bulunmakta. Bir diğer değinilen konu da Yason Burnu civarında yöre halkın çevre temizliğine dikkat etmediği.

am Burnu’ndan Perşembe’ye doğru kıyıda balık çiftlikleri mevcut. Bu çiftliklerde önce somon balığı denenmiş, ancak bu balık tutmayınca yerine “Türk Somonu” adı altında alabalık yetiştirilmiş. Alabalığın eti sıcak suda pembeleşiyor ve bu rengiyle somonu andırıyor. Bugün örn. İstanbul balık çarşılarında Türk Somonu(!) ile karşılaşıyorsunuz. Çiftliklerde ayrıca levrek yetiştirilmekte.

Ordu’yu, doğu ve güneydoğudan Giresun Dağları, batı ve güneybatı’dan ise Canik Dağları sarar. Ordu’da, diğer Karadeniz kentlerinde olduğu gibi kıyı şeridi kısa sürede gitgide yükseliyor ve yamaçları falezler oluşturuyor. Ordu ılıman ve nemli bir iklime sahip. Dağlarının yüksek kesimlerinde dağcılık ve kampçılık yapılabiliyor. En önemli yaylaları ise Argın, Çambaşı, Keyfalan ve Perşembe. Arıcılığın en yaygın olduğu illerden biri. Türkiye’nin kovanlarının yak. % 7.6 sı bu ilde bulunuyor. Ordu aynı zamanda Türkiye’nin en büyük fındık üretim merkezlerinden biri.

ğer Ordu ilini tüm güzelliğiyle seyretmek isterseniz, kent merkezine 6 kilometre uzaklıktaki Boztepe’ye çıkmanızı tavsiye ederiz. Denizden yak. 500 metre yükseklikte, tüm Ordu’yu seyredebilirsiniz.

Ünye’yi gezerken mutlaka Çakırtepe’ye uğrayın, tüm Ünye ayaklarınızın altında. Ayrıca, küçük bir hayvanat bahçesi ( devekuşu, tavuskuşu, tavşan, kaz vb. ) de burada ziyarete açık.

Ordu’da dikkati çeken bir diğer konu da halkının politik bilinci. Normalde üniversite öğrencilerinin arasında bile rastlanmayacak derecede memleket sorunlarına karşı duyarlı (onlardan daha az eğitimli olsalar bile) gençlerle karşılaşabilir, onlarla her konuda sohbet edebilirsiniz.